GüLeSeVDaLı
  Genç KızLara NasihatLar
 
 


Genc Kızlara Nasihat!...

Sevgili kızım!
Aslanin erkegide disiside ayni ismi tasir.Namus ve serefini korumak icin karsisina cikan dusmani parcalamak icin bir an bile tereddut etmez!
Demek ki erkek ve disi aslan serefi ugruna ,karekterinden ve hedefinden hic bir sey feda etmedigi icin aslini kaybetmiyor!
Cenabi Hak insanlara akil,idrak ve ilim gibi hasletler bahsetmistir.Boyle oldugu halde nefsani arzularinin esiri olanlar esastan birer ikiser feda ede ede surette benziyor ,sirette benzemiyorlar.

Sevgili kizim!
Aslan misali sen haslet ve iffetinden hic bir sey kaybetmezsen,kendine has olan serefi muhafaza edebilirsin.Eger boyle yapmazsan,kaybolup giden serefin izleri kalir."Dayak izinden bere,dil izinden yara,dis izinden sara kalir.Butun mesele ahlakin uzerinde iz birakmamaktir.Bu izlerin neler oldugunu izah edelim:


 1-Gencligin ve guzelliginin verdigi coskuyla ask hayati yasiyacam diye sakin mektuplasma!Cunku her mektup,ahlakini gosteren rontgen raporudur.Her mektup,ahlaki durumunu gosteren birer senettir.
Evet her mektup serefin ve iffetin iflas ettigine dair bir belgedir.Her mektup,idam hukmu giyen mahkumun infaz fermani gibidir!

2-Fotaraf vermek ve hatira fotarafi cektirmek!Her fotaraf,ahlakin cesitli yonlerini gosteren gonul rontgeninin filmi gibidir.Bir mektup ve bir fotaraf ahlakini gosteren film ile raporudur.

3-Sevgi ve ask uzerine hic kimseyle konusma!Her konusulan yuregine ok gibi saplanir ve yara acar.Sen en gizli yabanci bir semtte dahi olsan,mutlaka seni taniyan birisi gorecektir.Ve her goren senin namusunu parcalamaya calisacaktir!

4-Seni cok seviyorum.Sensiz yasiyamam!diyen ve gonlunu avutmak isteyen sahte asiklarin sozune kanma!Butun hevesi seni kirletmektir!


 Bilenlere sor tecrube et!Genclik yillarinda ister serbest hayatta olsun ister tahsil hayatinda olsun boyle ask hayati yasayip sevisenlerin evlendigi gorulmusmu?Evlenemezler!Cunku ilk mektubu kendisinede yazdigini bilse dahi,senin namusunu lekeli gorup seni kotu ve ahlaksiz olarak bilir ve namuslu kiz mektuplasmaz der!!!!!

5-Yollarda giderken cok ciddi ol.Gelen gencin yuzune bakma!Hele gozlerinin icine hic bakma!
Hangi sekilde olursa olsun sakin gulme!

6-Adi cikmis kimselerle yan tarafindaki komsuya dahi gitme,seninle samimi oldugunu soyleseler dahi reddet!

7-Sevdigin gence,niyetinde samimi,ciddi,durust,hic umut etmem diyerek namus ve iffet anahtarini sakin verme!Ayni anahtardan cogaltarak ahlak ve namus diye bir sey birakmazlar.Yuvan da yikilir,sihhatinde bozulur!Rezil rusvay oldugun gibi,dunyayada geldigine de pisman olursun!

8-Sevgili kizim!Ahlak,namus,seref,haysiyet ve terbiye.....Bunlarin hepsi yalvarmakla,yorulmakla ve cok paralar sarf edilmekle elde edilmez.



 Iste o senin namusunu lekeleyen kimse,obur tarafta gidip ahlak ve namusda temiz olana yalvarmakla ve binlerce lira sarf etmek suretiyle onu alir.Seni, dugunu baslayincaya kadar "alicagim" diyerek oyalar ve istikbalini oldurur.

Senin ve ailenin her bakimdan munasip gordugu bir genc,evlenmek icin talip cikmistir.Sizin icin en iyi bir firsattir.Ama bunu duyan senin eski asigin mektup ve fotorafini aldigi gibi,seni alacak olan cocugun karsisina cikar.Iste firsat kacti!Eger her cikan nasibine boyle yaparsa!ki yapabilir,mahvoldun!!!Istikbalin sondu demektir.Bilhassa ahlak ve namusda islenilen hatanin tamirine imkan yoktur!


Sevgili kizim iste bunlari dusunerek:Ister fakir ol,ister sima bakimindan cirkin ol,bunlarin hic kiymeti yok!Yanliz sen kendini koruyan namuslu lekesiz ol!Terbiyen yerinde olsun.Seni almak icin hayalinden bile geciremiyecegin kimseler talip olur.Yeterki kendini kapali tut,iffetini koru,Dinine iyi saril,ibadetlerini muntazam yap! Daima kendini duadan unutma!Allah'a dua ve niyazda bulunarak salih,sadik ve has kullarini nasip etmesi icin dua et!Her seyi ondan iste!Gecte olsa her sey senin istedigin gibi olur!Sabirli ol!Bu hakikattan ayrilma!

Arkadaslarin seni bu halinde belki kucuk ve pisirik hakir gorurler.Ama,sen bu yoldan ayrilma!
Sonunda sana gipta ile bakacaklardir!Hakir ve zelil olacak olanlar yine kendileridir!

Sevgili kizim! Bu nasihatleri kendin ve annen baban icin ve en onemlisi Dinin, serefin icin tut!!!!!!.

Hadislerden Hanimlara Mesajlar

 Bu yazıda, Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyti'nden nakledilen ve hanımlar için bir takım özel mesajlar taşıyan bazı hadisleri, kısa bir açıklamayla huzurunuza takdim etmek istiyoruz. İnşaALLAH faydalı olur. Rabbim gereğince amel etmeği nasip buyursun:
1- Uğurlu ve Bereketli Kadının Bir Alameti:

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Kadın ilk çocuğunun kız olması onun uğurlu ve bereketli olmasının (bir) alametidir." [1]

Ne kadar ilginçtir ki dinimiz ve dinimizin peygamberi, bugün toplumumuza hakim olan kültür ve anlayışın tam tersine, kız çocuğu ve kız çocuğu doğuran anneye olan bakış tarzını bu şekilde ortaya koymaktadır. Bu da bizim toplum olarak, bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da İslamî anlayıştan uzak olduğumuzu ve cehaletten kaynaklanan âdet ve törelerden etkilendiğimizi gösteriyor.

2- Kız Evladı:

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Kim üç kız çocuğunu veya üç bacıyı kefaleti altına alır ve onların geçimini sağlarsa, cennet ona vacip olur." Ya ResulALLAH, ikisi nasıl? diye sorulunca: "İkisi de' diye cevap verdi. Birisi nasıl? diye tekrar sorulunca: "Birisi de' diye cevap buyurdular. [2]

Resul-i Ekrem (s.a.a) yine şöyle buyurmaktadır: "Bir insanın bir kız çocuğu olur da ona güzel bir terbiye ve talim verir ve ALLAH'ın verdiği nimetleri ondan esirgemezse, bu onun ile cehennem ateşi arasında bir engel ve perde olur." [3]

Bir diğer hadisinde şöyle buyurmuştur: "Bir kimsenin kız çocuğu olur da ona eziyet etmez, küçümsemez ve erkek çocuklarını ondan üstün tutmazsa, ALLAH bu tutumundan ötürü onu cennete götürür." [4]

İşte bu dinimizin bakış tarzı, o da toplumumuzda hakim olan cahiliyet anlayışı. ALLAH bizi ve toplumumuzu ıslah eylesin.

3- Kadınlara Cihad Sevabı:

Amellerin en üstünlerinden birisi, belki de en üstünü ALLAH yolunda cihad etmektir; ondan da üstünü şehid düşmektir. Bildiğimiz sebeplerden dolayı ALLAH-u Teala kadının üzerinden bu görevi kaldırmıştır. Ancak başka yollardan bunu telafi etmiş ve mücahid erkeklere verilen sevaptan kadınları mahrum bırakmamıştır. Ama nasıl? Bunu sevgili peygamberimizin dilinden dinleyelim:


 Bir gün Resulullah (s.a.a) cihadın faziletinden bahsettikten sonra; kadının biri ALLAH Resulüne: "Ya Resulullah, kadınların da bundan nasibi var mıdır?" diye sorunca; buyurdu: "Evet kadın hamileliğinden doğum yapıncaya kadar, ALLAH yolunda cihad eden mücahidin sevabını alır. Bu süre içerisinde vefat ederse de şehid sevabını alır." [5]

4- En İyi Kadınların Beş Önemli Özelliği:

İmam Rıza (a.s) Hz. Emir-ül Mû'minin (a.s)'dan şöyle nakletmiştir: "En iyi kadınlarınız beş özelliğe sahip olan kimselerdir." "O beş özellik nedir ya Emir-el Mû'minin?" diye sorulunca şöyle buyurdu:
a-) Hafif yüklü ve mihiri az olan,
b-) Yumuşak huylu ve güzel ahlaklı olan,
c-) Kocasına itaat eden,
d-) (Onun yüzünden) kocası öfkelendiğinde, onu razı etmeden uyumayan,
e-) Kocası bir yere gittiğinde onun gıyabında onu koruyan; (haysiyetine, malına kimseyi dokundurmayan) kadın."

Evet böyle bir kadın, ALLAH-u Teala'nın bir elemanıdır; ALLAH'ın elemanı ise hiçbir zaman hüsrana uğramaz." [6]

5- Kadınların Cihad Meydanı:

Yukarıda da belirttiğimiz gibi ALLAH resmi cihaddan gerçi kadınları muaf kılmıştır; ancak bunun sevabını başka yollardan telafi etmeği mümkün kılmış ve bir anlama kadınlar için başka bir cihad meydanı belirlemiştir. Bu ise belki zahirde kolay bir olay olarak düşünülebilir. Ancak derinlemesine düşünüldüğünde kadının aile ortamında büyük görevleri ve ağır sorumlulukları bulunduğunu ve bu görevlerini en iyi şekilde ve Rabb'imizin istediği ölçüde yerine getirdikleri takdirde bu büyük sevaba nail olurlar. Şimdi bunu yine hadislerin dilinden öğrenmeye çalışalım:

Hz. Emir-ül Mû'minin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadının cihadı, kocasına karşı olan görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek (ve onu hoşnut etmesidir.)" [7]

Bir gün Ensar kadınlarından birisi olan Esma bint-i Yezid, ashabının arasında bulunduğu bir sırada Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna vardı ve şöyle arz etti: "Anam, babam sana feda olsun; ben kadınların bir elçisi ve temsilcisi olarak huzurunuza varmış bulunmaktayım. Canım size feda olsun, doğu veya batıda bulunup da benim huzurunuza neden vardığımı duyan her kadın mutlaka benimle aynı şeyleri paylaşacaktır. Arzım şudur ki:

ALLAH seni hak olarak bütün erkek ve kadınlara göndermiştir. Ve biz sana ve seni gönderen Rabb'ine iman etmiş bulunuyoruz. Biz kadınlar, siz erkeklerin evlerinde oturarak, sizlerin isteklerini yerine getirmekte ve evlatlarınızın yükünü taşımaktayız. Siz erkekler ise Cuma namazı, cemaat namazı, hasta ziyareti, cenaze merasimine katılma, haccetme ve hepsinden de önemlisi ALLAH yolunda cihad etme gibi amellerle biz kadınlara üstün kılınmışsınız. Sonra hacca, umreye veya sınırları korumaya çıktığınızda, elbiselerinizi dokuyan ve çocuklarınızı eğiten yine bizleriz. O halde ey ALLAH'ın Resulü, sevap ve mükafat açısından sizinle bir ortaklığımız var mı?"

ALLAH Resulü (s.a.a) o kadının bu sözlerinin ardından yüzünü asabına çevirerek şöyle buyurdu: "Acaba bu kadının dini meselelerinden bu şekilde sorması gibi güzel bir konuşma dinlediniz mi?" Ashap da "Ya ResulALLAH, dediler biz bir kadının böyle konuşabileceğini sanmazdık." Sonra ALLAH Resulü (s.a.a) kadına dönerek şöyle buyurdu: "Ey kadın, git ve seni bekleyen kadınlara söyle ki, sizden her kim eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirir ve onu hoşnut etmeğe çalışır ve ona itaat etmeğe çalışırsa, erkeklerin alacağı o kadar sevabın hepsi ona da verilecektir." Bunu duyan kadın sevinçli bir şekilde ve tekbir vetehlil getirerek ALLAH Resulü'nün huzurundan ayrıldı. [8]

 İşte ilahi adalet buna derler. Kadın-erkek arasındaki eşitlik böyle mi sağlanır, yoksa kadınlara da erkekler gibi, yaradılışları gereği kaldıramayacakları bir takım ağır yüklerin ve sorumlulukların yüklenmesiyle mi? Evet insanların amelleri, doğuracağı sonuçlar ile ölçülür; bu açıdan ise görüldüğü gibi kadınlara da erkeklere verilen mükafatların aynısı verilecektir; elbette vazifelerini yerine getirdikleri takdirde.

Bu mevzunun daha iyi pekişmesi ve bacılarımızın vazifelerini daha iyi müdrik olabilmeleri için birkaç hadisi daha bu bölüme eklemek istiyoruz.

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Bir kadın vefat ettiğinde kocası ondan razı ise, cennete girer." [9]

Resul-i Ekrem (s.a.a): "Siz kadınlardan herhangi biri, evinde ev işleriyle meşgul olması vasıtasıyla (iman ve ihlas şartıyla) mücahidlerin cihad sevabını alır inşALLAH." [10]

Yine şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, hanımının kötü ahlakına sabrederse, ALLAH ona Hz. Eyyub'a belalara sabretmesinin sevabını verir. Bir kadın da kocasının kötü ahlakına sabrederse, ALLAH ona Asiye bint-i Mezahim'in sevabının aynısını verir." [11


Bir kişi Resulullah'ın yanına gelerek şöyle dedi: "Benim bir eşim var ki eve girdiğimde beni karşılar, evden çıktığımda uğurlar. Beni üzüntülü gördüğünde ise, nedir seni üzen? der; eğer geçim ve rızk sıkıntısı ise, buna kefil olan var (yani ALLAH rızka kefildir; bilahare bir çıkış yolu bulunacaktır.) Eğer seni sıkan, rahatsız eden şey, ahiret endişesi ise, ALLAH bu sıkıntını artırsın (yani ahiret düşüncen çok olsun ki ona kendini hazırlayasın)." Bunu dinleyen ALLAH Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "ALLAH'ın bir çok (özel) elemanları vardır ki bu kadın da onlardandır. ALLAH ona bir şehidin yarı sevabını verecektir." [12

 İmam Cafer-i Sadık (a.s)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Medine'li Müslümanlardan bir kişi bazı işleri için (yolculuğa) çıktı. Çıkarken hanımından o dönünceye kadar evden bir yere çıkmaması için söz aldı. Bu arada kadının babası hastalandı. O birisini Resulullah'a göndererek, kocasının yolculuğa çıktığını ve dönünceye kadar evden çıkmaması için söz aldığını, fakat bu arada babasının hasta olduğunu ve babasını ziyaret için izin verip vermediğini Resulullah'a sordu. ALLAH Resulü cevaben: "Hayır, evinde otur ve kocana itaat et." buyurdu. Bilahare babası vefat etti. Bu sefer kadın gidip de babasına namaz kılması için izin istedi. ALLAH Resulü yine: "Evinde otur ve kocana itaat et." buyurdu. Böylece kadının babası defnedildi. Bu sefer ALLAH Resulü birisini kadına yollayarak şu mesajı iletti: "Hiç şüphesiz ALLAH, kocana itaat ettiğin için seni de, babanı da bağışladı." [13]

Hz. Ali (a.s): "Kadınlarınızın en hayırlısı eşlerine en çok mihriban ve çocuklarına en çok merhametli olan kimsedir." [14]
Resul-i Ekrem (s.a.a): "Müslüman bir erkek, İslam'dan sonra, kendisine baktığında huzur bulan, emrettiğinde itaat eden ve gıyabında onun (haysiyetini) ve malını koruyan Müslüman bir eşten daha iyi bir (nimet) ve fayda elde etmemiştir." [15]

İmam Sadık (a.s): "Saliha bir kadın, salih olmayan bin erkekten daha hayırlıdır. Hangi kadın, kendi eşine yedi gün hizmet ederse, ALLAH onun yüzüne cehennemin yedi kapısını kapatır ve cennetin sekiz kapısını açar; hangisinden isterse içeri girer." [16]

Evet ALLAH-u Teala'nın kadınlara inayet ve lütfü bu kadar büyüktür. Elbette ki bütün bunlarda, başta iman ve ihlas şarttır. Yani Müslüman kadın bütün bunları ALLAH rızasını kazanma niyetiyle yaparsa tabii ki bu sevapları alır.

6- Kadınlar İçin Tehlike Çanları:

Buraya kadar ALLAH-u Teala'nın kadınlara olan lütuf ve inayetini gördük. Şimdi madalyonun diğer yüzüne bakıp kadınları bekleyen bazı tehlikelerden ve ALLAH korusun, vazifelerini yerine getirmedikleri ve İlahi ölçüleri dikkate almadıkları takdirde yüklenecekleri vebal ve katlanmaları gereken kötü sonuçlardan biraz bahsedelim ki inşaALLAH o tehlikelerden kendilerini koruyabilsinler ALLAH'ın yardımıyla.

İmam Cafer-i Sadık (a.s)'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Bir kadın eşine, 'Ben senin yüzünden bir hayır görmedim." derse, hiç şüphesiz ameli boşa çıkar ve yok olur." [17]

Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, diliyle kocasına eziyet ederse, onu kendisinden razı edinceye kadar, ALLAH onun hiçbir tevbesini, keffaretini ve iyi amelini kabul etmez; hatta gündüzlerini oruç ve gecelerini ibadetle geçirse dahi." [18]

Yine şöyle buyurmuştur Efendimiz (s.a.a): "Hangi kadın kocasıyla müdara etmez ve onu güç yetiremeyeceği şeylere mecbur kılarsa, onun hiçbir iyi ameli kabul olmaz ve (tevbe etmeden ölürse,) ALLAH'ı gazaplandırdığı halde onun huzuruna varır." [19]

Yine şöyle uyarmaktadır hanımları: "Bir kadın, kocasının yatağını (haklı bir mazereti olmadan, küs bir şekilde) terk eder ve (başka bir yerde) sabahlarsa, sabah açılıncaya kadar melekler ona lanet okur." [20]

Bir başka hadis yine yüce Resulullah (s.a.a)'den, şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, kocasının hakkını eda etmediği müddetçe, ALLAH'ın da hakkını eda etmiş olamaz." [21]

ALLAH Resulü'nün (s.a.a) ettiği dualardan biriside şudur: "ALLAH'ım, ihtiyarlık çağım gelmeden beni ihtiyarlatacak kadından sana sığınırım." [22]

İmam Musa-i Kazım (a.s)'a kocasını gazaplandıran kadının durumu sorulunca, şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Kocası ondan razı oluncaya kadar, günahkar sayılır."[23]


 Elbette bunları burada aktarırken, "Erkek, başına buyruk, istediği her türlü haksızlığı eşine karşı yapabilir." diye bir şeyi söylemekten ve düşünmekten bile ALLAH'a sığınırız. O ayrı bir konudur ve erkek yaptığı en küçük haksızlığın bile karşılığını Adil ALLAH'ın adalet mahkemesinde bulur; eğer eşini kendisinden razı etmezse. Bizim burada muhatabımız kadınlar olduğu için, onlara özgü vazifelerini ve İlahi uyarıları aktarmaya çalışıyoruz. ALLAH kadın-erkek cümlemize rızası doğrultusunda hareket edebilmeği nasip buyursun. Amin!

 
__________________
Ben adı yalana karışıp aslında doğru olanlardanım
Kıymetimi bilene de bilmeyene de dualar yollarım
Allah’ım yollarını açık etsin ki uzak olsunlar benden…
İyiliğimi istemeyenler bir gün pişman olup dönerlerse büyük yanlış!!!
Onları geldikleri gibi yollarım!
Benden daha iyisini mi buldu???
Ben her halimle kralını sollarım!?
Benden uzaklara gitmek bazen kar bazen zarar…
Dostluğum ölene kadar sürer,
Düşmanımsa gelir bana elbet diz çöker
Ben aklı gel-git olanlardanım
Sewmedim deseler de eski aşklarım
Ben yine gün gelir herkesin aklında sabahlarım...!!!

İffetini Koruyana Cennet Var

 
 

ALLAH Tealâ kullarını dünyaya tertemiz gönderir ve orada iffetli yaşamalarını ister


Gözlerini dünyaya açtıklarında nasıl saf ve su gibi berrak iseler, gözlerini dünyaya kapadıkları zaman da, elbiselerine bulaşan çamurlardan arınmış olarak kendisine tertemiz dönmelerini arzu eder. Hem nesillerinin hem de yaşadıkları toplumların bozulmaması için iffetli yaşamalarını gerekli görür.


Büyük ödüller


 Bir şey daha var. ALLAH Teâlâ kullarını günahtan kıskanır. Buradaki kıskanma ifadesi Peygamber Efendimize aittir. Kullarının günah kirinden uzak kalmasını Cenâb-ı Mevlâ’nın ne kadar çok istediğini bize anlatmak için böyle söylemiştir. Ailesinin iffetine düşkün bir insanı, onlardan birinin iffetini zedelemesi nasıl perişan ederse, bir kulun günah batağına düşmesi de Cenâb-ı Hakk’ı pek üzer.


 ALLAH Teâlâ kullarına zinayı işte bu sebeple yasaklar; kötülüklerin açığını ve gizlisini onlara bu sebeple haram kılar (Buhârî, Küsûf 2, Tefsîr 6/7, Nikâh 108; Müslim, Liân 17, Tevbe 33).


 Yüce Rabbimiz erkeklerin ve kadınların, gözlerini haramdan korumalarını bunun için emreder (Nur 24/30-31)


İffetini koruyanların kurtuluşa ereceklerini, cennetlerde ikramlara nâil olacaklarını bildirirken (Mü’minûn 23/5; Meâric 70/29), onları günahlardan uzak tutmayı hedef alır.
İffetlerini koruyan erkekleri ve kadınları bağışlayacağını ve onlara büyük bir ödül hazırladığını haber verir (Ahzâb 33/35)


ALLAH Teâlâ’nın kullarını bu kadar çok sevmesi, onları günah kirinden korumak için Kur’ân-ı Kerîm’inde zaman zaman böyle vaatlerde bulunması ne kadar sevindiricidir
Baba şefkatiyle
Kur’ân-ı Kerîm’in ilk müfessiri olan Peygamber Efendimiz, iffeti korumaya teşvik eden âyetleri, yavrusunu kötü davranıştan sakındıran bir baba şefkatiyle açıklamış, kadınlara, erkeklere, gençlere bu konuda ayrı ayrı öğütler vermişt

“Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona ‘Haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir’ denilir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 191; Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-terhîb, II, 411-412, 618


Bu hadîs-i şerif; bizim iffet timsâli analarımız, bacılarımız, kızlarımız için ne güzel bir müjdedir!


Kâinâtın Efendisi erkek kadın ayırımı yapmadan bütün ümmetine verdiği bir başka müjdede şöyle buyurur:
“Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cennete girmeyi garanti edeyim:
Konuştuğunuzda doğru söyleyi


 Va’dettiğiniz zaman va’dinizi yerine getirin.

Size bir şey emanet edildiğinde emanete riâyet edin.

ALLAH’ın yasakladığı günahlardan uzak durmak suretiyle iffetinizi koruyun.
Harama bakmaktan sakının.


 Ve elinizi haramlara dokunmaktan koruyun (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 323; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, III, 454, nr. 1470

 Böyle bir müjdeyi, Kureyşli gençlerin şahsında ümmetinin gençlerine şöyle verir


 “Kureyşli gençler! İffetinizi koruyun; zinadan uzak durun. İffetini koruyana cennet var!” (Hâkim, el-Müstedrek [Atâ], IV, 398; Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-terhîb, II, 618 ).

Nefis meydan muharebesi

Hayat gerçekten bir mücadeledir; bir savaş meydanıdır. Bu savaşın en çetini de iç dünyamızda meydana gelmektedir. Bir yandan kulunun iffetli olmasını isteyen ALLAH Teâlâ, öte yandan onun nefsini günaha meyilli yaratmış, çeşitli organlara da bu zaafı besleme ve onu günaha doğru itme özelliği vermiştir. Peygamber Efendimiz bu hali şöyle ifade buyurmuştur


“Gözün zinası bakmak, kulağın zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası yürümektir. Nefis zinayı isteyip arzu eder; üreme organı da bu isteği ya gerçekleştirir veya reddeder (Buhârî, İsti'zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21; Ebû Dâvûd, Nikâh 43). Neden böyledir? Çünkü insanın imtihan olması ve “Nefis meydan muharebesini” kazanması gerekmektedir. Cennet, bu savaşı kazanan yiğitlerindir.


Resûl-i Ekrem Efendimize, insanı cehenneme en çok sürükleyen şeyin ne olduğunu sordular, o da bunun “ağız ve cinsel organ” olduğunu söyledi (Tirmizî, Birr 62; İbni Mâce, Zühd 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 392, 442)


Ağız; ALLAH’ı zikretmek ve güzel sözler söylemek suretiyle insana cennetin yolunu açtığı gibi, konuşulmaması gereken şeyleri telaffuz ederek onu cehenneme de sürükleyebilir.

Öte yandan helâliyle beraber olmak insana sevap kazandırdığı halde (Müslim, Zekât 53), bu duygunun harama âlet edilmesi insanı cehenneme götürebilir.

Evlenmeli, evlendirmel


 İnsanların nefislerine uyup günah uçurumuna kolayca sürüklendiği devirler olmuş, ardından da ya yere batarak veya taş kesilerek bunun cezasını çekmişlerdir. İçinde yaşadığımız zaman dilimi günaha kolayca sürüklenme bakımından eski devirleri aratmayacak durumdadır. Onun için yavrularımızı bu felâketten korumanın yollarını bulmalıyız. Öncelikle onlara zinanın insan için bir felâket olduğunu anlatmalı ve onları evlenmeye teşvik etmeliyiz.

Çünkü iffetini korumanın en iyi yolu evlenmektir. Evlilik, Efendimizin ifadesiyle imanın yarısını mükemmelleştirmektir. Geri kalan yarısını güzelleştirmek için de ALLAH’a karşı gelmekten sakınmak gerekir (Taberânî, el-Evsat, VII 332, VIII, 335; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, II, 199)


Evini geçindirecek kadar maddî güce, eşini mutlu edecek kadar beden sağlığına sahip olanlar evlenmelidir. Evlenecek parası olmayanlar ise, evleninceye kadar oruç tutmalıdır. Çünkü oruç insanı günaha düşmekten korur (Buhârî, Savm 10, Nikâh 2, 3; Müslim, Nikâh 1, 3).

Öte yandan evlilik kolaylaştırılmalıdır. Evlenmeden önce şu da alınsın, bu da olsun demenin yanlışlığı görülmeli ve bu hastalık terk edilmelidir. En bereketli, en hayırlı evliliğin, maddî sıkıntısı az evlilikler olduğu unutulmamalıdır (Ebû Dâvûd, Nikâh 30, 31)


Bir de evlenmek isteyip de buna imkân bulamayanlara gerektiğinde maddî imkân sağlamak, gerektiğinde aracı olmak suretiyle yardım etmelidir. Yavrularımızın iffetinin her şeyden daha önemli ve öncelikli olduğu göz ardı edilmemelidir.


İffetin güzellikleri

İffetli olan kimse yaşarken de öldükten sonra da ALLAH’ın rızâsını elde eder.

Etrafındaki insanların sevgi ve saygısını kazanır.

Cenâb-ı Hakk’ın kendisine emanet verdiği organları yerli yerinde ve yaratıldığı maksada uygun şekilde kullanır.

Hem kendi soyunun hem beraber yaşadığı insanların soylarının temiz kalmasını sağlar.

İffetli insanlardan meydana gelen toplumda zinanın doğurduğu korkunç hastalıklar görülmez.


İffetli insan, ALLAH’ın haram kıldığı kötülükleri düşünmeyeceği için kalbinin sağlığını korumuş olur ve böylece mâneviyat basamaklarını daha kolay tırmanır.

Görüldüğü gibi iffet, insanın sahip olması gereken büyük bir zenginliktir. Kendimiz için, ailemiz için, hatta bütün mü’minler için ALLAH’tan iffet niyaz edelim ve iffetli kalmak için Peygamber Efendimizin yaptığı gibi Mevlâmıza şöyle dua edelim:

“Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-‘afâfe ve’l-gınâ: ALLAHım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim”. (Müslim, Zikir 72)
************************************************** ***
Görüldüğü gibi iffet, insanın sahip olması gereken büyük bir zenginliktir. Kendimiz için, ailemiz için, hatta bütün mü’minler için ALLAH’tan iffet niyaz edelim ve iffetli kalmak için Peygamber Efendimizin yaptığı gibi Mevlâmıza şöyle dua edelim:

“Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-‘afâfe ve’l-gınâ: ALLAHım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim”. (Müslim, Zikir 72)


 aminnn insaALLAH ya RabbeL aLemin__

DuaLarLa
        VuSLaT_HüLyA
 



ŞİTTT   SEN HALENN  KENDİ BİLDİGİNİMİ ......?????



















 
   
 


νυѕℓαтнüℓуα dakika saniye misafirimiz oldunuz.

Bilgileriniz





Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol